KURBAN

Kırklı yaşlarının sonunda, yaşından fazla gösteren, astım hastası İbrahim, köhnemiş eski bir köy evinde bacakları kötürüm babası İsmail ile birlikte yaşar. Bir yandan tek geçim kaynağı tavuk ve yumurtalarına musallat olan bir yabanla uğraşırken bir yandan da babasını tedavi için hastaneye yatırmak ister. Parasızlık eşiyle arasını bozmuş, kendisini kızına bir defter bile alamayacak duruma getirmiştir.  O gün de uzun zamandır maaşını göndermesini beklediği asker oğlundan gelen mektup boş çıkınca hayal kırıklığına uğrar. Bunun üzerine babasının yaşlılık maaşını almak için gittikleri bankada parayı çekemedikleri gibi bir müşterinin hemen yanlarında kalp krizi geçirmesiyle çıkan karmaşada bilmeden bayılan adamın yüklü miktar parasının olduğu poşeti eve getirirler. İbrahim, şehit haberleriyle sarsılan kasabada kaçak odun kesip satan arkadaşlarının kendilerine katılma ısrarlarıyla uğraşırken poşetteki paraları ne yapacağını bilemediğinden geceleri kâbus görmeye başlar. Telefonla ulaşamadığı oğluna da mektup yazdırıp onun teskere bırakmasını, kurtuluşlarının ancak bur durumda olacağını ister. Bir sabah kasabaya inmek için evden çıkarken babasının öldüğünü görür. Küs olduğu karısını eve geri getirir. Bir yanda yoksulluk, diğer yanda onu ömür boyu geçindirecek para. Vicdanı yakasını bırakmaz, poşeti karakola teslim eder. Kendini toparlamaya çalışan İbrahim, yeni aldığı civcivlerle ilgilenirken evine askerler gelir. Bulduğu ve karakola teslim ettiği para için geldiklerini sanır. Ancak durum düşündüğü gibi değildir.