“Rosebud!” Orson Welles’in 1941 yapımı bir sinema şaheseri olan ‘Yurttaş Kane’ filmindeki o ilk söz. Filmin başında ektiği bu tohumun, izleyicinin ip üstünde durmasını sağlayan bu sözcüğün ancak filmin sonunda, Bay Kane’in çocukluğunda sahip olduğu bir kızağın ismi olduğunu anlarız.
Ya da Çin Mahallesi filmini ele alalım. Üçüncü perdede her şeyi tepetaklak eden o meşhur sahnede Gittes elinde kanıtlarla –merhum kocasının gözlükleri ve bir bitki- Bayan Mulwray’in evine gelir. Gittes bu kanıtların Bayan Mulwray, yani Evelyn’in cinayette parmağı olduğunu kanıtladığını düşünür. Ancak Gittes’in eve gelmesiyle, Katherine’in, Evelyn’in hem kızı hem de kardeşi olduğunu öğrenir ve Evelyn’e polisten kaçması için yardım etmeye karar verir. Bunu sağlayan şeyse, Evelyn’ın ‘Bunlar kocamın gözlüğü değil. O bu tip gözlük takmazdı’ demesidir.
Yukarıda anlatılan örnek bir klasiktir. Ancak her filmde daha sonra biçilmek üzere bir takım ayrıntılar ekilir. Bir motif, bir replik, bir mimik, beden dili, kostüm, aksesuar ya da bu saydıklarımızdan herhangi birinin bir araç gibi kullanılıp hikayenin ilerlemesiyle birlikte tekrar tekrar ortaya çıkartıldığı ve sonlara doğru hikayenin akışını tamamen değiştirerek çözülmeye katkı sunduğu bu yönteme senaryoda ektiğini biçmek diyebiliriz.
Ancak her ekip biçme unsuru ‘Rosebud’ ya da ‘Holis’in gözlükleri’ kadar duygusal bir etki yaratmak zorunda değildir. Çoğunlukla çok basit olurlar ve bir sekans, hatta bazen bir sahne daha bitmeden karakterin bir yönünü izleyiciye aktararak görevlerini sonlandırırlar. Bazen de ekip daha sonrasında meyvesini aldığımız bu ayrıntılar hikayenin ilerlemesi için çok önemli bir yer tutarlar. Ancak bu yöntem doğru uygulandığında, izleyicinin hikayeye dahil olmasını, izleyiciyle bağ kurup basit birer gözlemci olmaktan çıkararak etkin birer katılımcı olarak filmi izlemelerini sağlar.
Ektiğini Biçmek: İnceleme – Başarının Tatlı Kokusu
Bu konuyu daha iyi açıklayabilmek için Ernest Lehman’ın ‘Başarının Tatlı Kokusu’ adlı kara filmini incelemek faydalı olacaktır. Aşağıda başlangıç için üç örnek yer alıyor ancak bunun en iyi eğitimi, şüphesiz elinde kağıt kalemle filmi izleyip senaristin nerede neyi ekip nerede biçtiğini ve bunu olay örgüsünde ne amaçla gerçekleştiğini not ederek yapılabilir.
Örnek 1:
A. Birinci perdenin ilk sekansında, Sydney Falco (Tony Curtis) tam ofisinden çıkmak üzereyken sekreteri “Pardösünü almayı unutma” der. Sydney cevap verir: “Ve mutlaka şehirdeki tüm vestiyerlere bahşiş bırak.”
B. Daha sonra ikinci sekansta, Sydney ve J.J Hunsecker (Burt Lancester) bir restorandan çıkarlar. J.J vestiyerden montunu alırken bahşiş bırakır. Sydney, J.J’e çaktırmadan dışarı çıkmaya çalışır. Ancak J.J onu görür ve vestiyere bahşiş bırakmak istemediği için pardösüsünü arabada bıraktığını anlayarak bahşiş vermemesiyle ilgili bir yorum yapar. Bu ekip biçme yöntemi için çok iyi bir örnektir. Sadece izleyiciyi dahil etmekle kalmıyor ancak yapılan yorumdan aynı zamanda Sydney’in bunu daha önce de yaptığını öğreniyoruz.
Not: Birinci perde bitmeden tamamlanan bir ekip biçme örneği olmasından dolayı ekonomik bir örnek olduğunu söyleyebiliriz. Hikayenin üzerinde büyük bir etkisi yok –hikayeyi ilerletmediği çok açık- ancak buna rağmen bize Sydney’in bir özelliğini aktarıyor. Büyük ya da küçük olsun, ekip biçtiğimiz ayrıntılar ya hikayeyi ilerletmeli ya da karakterin bir özelliğini aktarmalıdır.
Örnek 2:
A. İkinci perdede, hikayenin orta noktasından hemen sonra sekans beşte, Sydney J.J’in akşam postası için yazdığı köşe yazısına gizlice göz gezdirmeye çalışır. Akşam Palas Tiyatrosunda gösterisi olan Herby Temple adında, son derece komik bir adam hakkında bir köşe yazısı olduğunu öğrenir.
B. Kolay yoldan para bulmak için bunu bir fırsat olarak görür ve hemen Palas Tiyatrosuna gidip Herby Temple ile tanışır. Temple’ın yanında J.J ile sahte bir telefon bağlantısı gerçekleştirir ve Temple’ı etkileyebilmek için J.J’in köşe yazısından okuduğu cümleleri söyler: ‘Palas Tiyatrosunda Herby’den daha komik bir adam varsa da ben duymadım çünkü buraya geldiğimden beri gülmekle meşgulüm. Hatta gözlerimden yaş geldi, hiçbir şey göremiyorum’. J.J’in yazdıklarını kullanarak Temple’ı etkileyip onun basın danışmanı olmak niyetindedir.
C. Daha sonra, üçüncü perdenin son sekansında, Sydney barda ‘Başarı’ adını verdiği yeni parfümünü kutladığı sırada Temple içeri girer ve gazetede çıkan makaleyi gösterir. Temple menajeri ile konuştuğunu ve Sydney’in basın danışmanı olmasına karar verdiklerini söyler. Ancak J.J’i ikna edip artık kendi köşe yazılarını yazacak olan Sydney burnu havada bir şekilde, daha önce peşinden koştuğu bu komedyenin teklifini reddeder.
Not: Bu üç aşamalı işleyen güzel bir örnektir. A’da ekileni B’de görürüz, B’de ekileni ise C’de görürüz.
Örnek 3:
Birinci perdenin sonunda, J.J ve Sydney restorandan çıktığında kötü şöhretli bir polis olan Harry Kello ile karşılaşırlar. J.J Kello’ya bir intihar vakası hakkında soru sorduğunda Kello’nun arabada oturan ortağı bunun aşk yüzünden yapılmış bir intihar olduğunu söyler.
Aşktan kaynaklı bu intihar vakası burada ekilip filmin sonunda tekrar meydana çıkar. Bu aşk kaynaklı intiharı gerçekleştiren kişiyse J.J’in kız kardeşi Susie’dir. J.J ve Sydney, Kello’yu kiralayarak Susie’nin aşık olduğu ve evlenmek istediği kişi olan Steve’in uyuşturucuyla ilgili işlere karıştığını öğrenip Susie’yi vazgeçirmeye çalışırlar.
Not: Bu örnekte diyalogla ekilen bir tohumun meyvesi aksiyon olarak geri döner ve filmi sonlandırır. Aşk kaynaklı bir intihar vakası ile başlayan film benzeri ancak başarısız bir intihar vakasıyla sonuçlanır. Bir Romeo ve Juliet örneği daha.