NEANDRİA

Neandria, yüksek bir dağın tepesinde, antik bir şehrin yıkıntılarının hemen altında, yoksul ve küçük bir köyde yaşayan Suna’nın atletizmde elde ettiği derecelerle aile geçimine yardımcı oluş, hayattaki yerini arayış, yarışmak ve okumak arasında kalış hikayesidir.

Köyün düzeni; yolu oralara düşmüş genç bir adamın, uzun zamandır atanmasını beklenilen imamla karıştırılması ile bozulur. ‘İmam’ uzun zamandır sessizce yürütülen taş ocağı açılmasına karşı çıkacak, belirdiği yolda cansız bir kadın bedeni bulunması ile iyice kafaları karıştıracaktır.

Suna güvendiği ve fikirlerine saygı duyduğu ‘imam’ın hareketlerinden şüphelenmeye başladığı bir gün takip eder ve aslında imam olmadığı gerçeğini öğrenir fakat onu ele vermeye içi el vermez. Bir gün diyanetten köye yeni bir imam tayin edildiğine dair mektup gelince sahte imamın foyası meydana çıkar.
Bu esnada da taş ocağı açılması kavgaları devam ederken aynı sit alanında gizlice kazı yapan defineciler belirir, ve kısa süre sonra bir ceset daha ortaya çıkacaktır.

İmam ise o sırada tıpkı geldiği gün olduğu gibi, Suna’nın onu sakladığı yerden bir anda yok olur gider.  Köy sakin hayatına döner. Suna annesine yeni kararını açıklar: Yarışmak değil koşmak, kazanmak değil okumak, başarmak değil yaşamak istediğini söyler. Yüzyıllardır bereketle yoğrulmuş topraklara kök salmak, hayata aşkla sarılmak üzere sağlam adımlarla kendi yolunda koşmaya koyulur.